Önce bir haber çalındı kulağıma; yedi yüz bin kardeşimiz olmuş!
Bir bakan açıklamış, şimdiye kadar Türkiye’de doğan Suriyeli çocuk sayısıymış bu.
Sonra bir afiş gurubu takıldı gözüme bu kentin meydanlarında, duraklarında.
Birbirinden anlamlı sözlerle dolu üç afiş.
“Önce ülkem ve milletim diyorsan
Bu millet, bu vatan, bu bayrak benim diyorsan
Milli birlik ve huzurlu yarınlar için” diye başlıyor ve
“Çağrım sana…” diye bitiyor her üçü de.
Bu millet…
Bu bayrak…
Ve bu vatan…
Elbet benim, elbet bizim.
Uğruna birkaç kuşağın ömrünü verdiği kavramlar…
O kuşaklar ki Merhum Prof. Dr. Mehmet Kaya Bilgegil’in söylediği gibi “bir istikbali bir ideal uğruna bir sigara izmariti misali ayaklarının altına alıp çiğnemekte bir an bile tereddüt etmediler…”
Bu millet,
Bu bayrak,
Bu vatan
Elbet benim, ebet benim…
Ben “Bayrak” şiirinin okullarda serbestçe okunduğu, “Andımızın” her sabah özgürce söylendiği bir kuşağa mensubum.
O “mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü”, o “kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü”, o “tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim” olan bayrak elbet benim ve elbet görevim onu “nereye dikilmek isterse oraya dikmek”. Sadece benim değil, evlatlarımın ve torunlarımın, onların evlatlarının, onların torunlarının ve sonrakilerin de görevi.
Bu vatan, şu “sıksan şüheda fışkıracak” bu vatan ve “tarihten önce var olan ve tarihten sonra da var olacak” olan bu millet benim.
Bu vatan, bu millet ve bu bayrak üç kutsal kavram.
Ve hepsi de benim.
Öyle olduğu için de ben bu toprakların bir takım “kaçkınlar” tarafında istilasına karşıyım.
İster Arap, ister Puştun, ister Afrikalı olsun karşıyım.
Hem de sonuna kadar karşıyım.
Yo insan olarak düşman değilim ama bu toprakları işgallerine, bu milletin demografik yapısının, dilinin ve örfünün bozulmasına kısacası Araplaşmasına karşıyım…
Karşıyım, karşıyım, karşıyım.
Ümit Özdağ’ı sevmeyebilirsiniz, oy vermeyebilirsiniz ama görmezden gelemezsiniz.
Hele de hiç inkâr edemezsiniz.
Söylediği her şey doğru. Parmak bastığı her konu çok önemli.
Türkiye’nin asıl kanayan yarası milletin demografik ve kültürel yapısının her geçen günü daha da hızlı bir şekilde bozulmasıdır.
Bu kan bu hızla akmaya devam ederse tarihin en şanlı milleti kansızlıktan yoğun bakıma taşınırsa şaşırmam.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir muhalefet liderine “bu günler iyi günler” demesi misali bu günler iyi günler.
Küresel İklim Değişikliğinin körükleyeceği göç dalgası akşama sabaha kapımıza dayanacak. Ortadoğu’dan, Kuzey Afrika’dan milyonlarca aç insan kuzeye koşacak can derdiyle.
Güneyimizi aç Arapların, kuzeyimizi zengin Arapların yağmalaması bana sürpriz olmaz, size de olmasın.
Kadere boyun eğmek ya da bu milletin tarihinde çok defa olduğu gibi yiğitçe kafa tutmak; tercih sizin.